| | |

Sosyal Ünlülerle İtişmek!

Sosyal Medya insanları yakınlaştırıyor… Öyle böyle değil… Sokakta görsen selam vermeyeceğin adamla (ki zaten selam sabah kalmadı) saatlerce yazışabiliyorsun… Bir çok ortak nokta bulup yeni dostluklar kurabiliyorsun. Kimilerinin asosyal diye tanımladığı yüzlerce kişi Sosyal Medya sayesinde sosyalleşiyor…

Buraya kadar her şey güzel. Güzel olmayan nokta fikir ayrılıklarında ve umursamazlıkta ortaya çıkan çirkin diyaloglar oluyor.

Bir kişiyi çeşitli nedenlerle takip edebilirsiniz. Sevdiğiniz için, yazdıklarını beğendiğiniz için ya da kızdığınız halde neler yazdığını merak ettiğiniz için… Sizi de takip edenlerin aynı gerekçeleri olduğunu unutmamak gerek.

Tabi bir de ünlüler var.
Televizyon bize onları izleme olanağı sunarken iletişime geçme aracı olarak oldukça kısıtlı imkanlar sunuyor. Twitter ise özellikle direkt iletişime geçme konusunda en hızlı araç olarak hayatımıza girdi. Yazdıklarımız her halükarda o kişinin önüne düşüyor. Bunu bilmek bile bazı tepkileri vermek için ne denli etkin olarak kullanıldığının nedeni.

Ünlü kişiler açısından en büyük handikap kendilerine ulaşmaya çalışan kişilerle diyalog kurmak zorunda olup olmadıkları. Mantık yönünden baktığımızda 25000 takipçisi olan ünlü bir kişiye, gün içerisinde takipçilerin sadece %1’i mesaj atsa 250 kişi eder ki, bu kişilere cevap vermek en iyi ihtimalle 250 dakika alacaktır… Yani yaklaşık 4 saatini cevap vermek için kullanması demek.

Türkiye ortalamasında günde 3 saat internet kullandığımız düşünüldüğünde ünlü bir kişinin 4 saatini kendine yazılan mesajlara cevap vermek için ayırması oldukça zor… Bir de verilen cevaplara gelen ikinci cevaplar… sonra üçüncü cevaplar… Tabi ki bu rakamları sosyal medya’nın bir kolu olan twitter için veriyoruz. E-posta, Facebook ve Friendfeed gibi mecralarda da kendilerine gelen bir çok mesaj olabilecektir.

Peki bu ünlü kişilere mesaj atanlar cevap gelmediğinde neler hissediyorlar? Beğenerek izlediği kişinin onu kaale almadığı en yaygın görüş olabilir mi? ya da
“-Amma havalı arkadaş bu” diye mi düşünüyorlar?
“-Bırak ya cevap bile vermiyor? Ne diye twitter kullanıyor o zaman”
“-Fikir sordu cevap verdik, umrunda değil adamın” vs…
aslında daha uzatabiliriz… Cevap alamamanın kızgınlığı ile devamında bir de sözlü hakaretler var ki o apayrı bir konu…

Peki cevap verirlerse durum nedir? Ünlü kişilerden gelen cevaplar onlarla samimiyetimizin ilerlediği anlamına mı gelir?
“-Ooolum ben onunla geçen yazıştım, arkadaşız biz onla…”
“-Yazarım ben şimdi ona, geçen yazıştık… iyi adam la…”
“-Şşşş birader akşama kimler konuk programa…”
“-Şarkıyı söylerken baaarınma alooo…”

Denge nasıl kurulacak? Asıl soru bu olmalı…

  • Öncelikle takip ettiğimiz kişiyi (ünlü olsun olmasın) bize cevap verme zorunluluğu olmadığını bilerek takip etmeliyiz…
  • O kişiyi takip etmemizin, cevapsız da olsa yazdıklarıyla ilgilendiğimiz anlamına geldiğini unutmamamız gerekiyor…
  • Eğer fikir ya da öneri soruyorlarsa cevabımızı kısa tutmakta fayda var… zira okunması daha kolay olacaktır.
  • Size cevap verirlerse soru sormadılarsa ikinci bir cevap vermemek daha iyi olacaktır.
  • Yazdığınız cevapların herkes tarafından görülebildiğini unutmadan hakaret içeren sözler kullanmamak gerekir. Birisine yazarak hakaret etmek daha kolay gelebilir. Bir bakıma sizi hiç tanımayan birisinin yüzüne söyleyemediğini arkasından konuşmak gibi düşünülebilir…
  • Ünlülerin de cevaplar arasından kendilerini ilgilendiren ve dikkatini çekenleri seçeceklerini tahmin edersiniz.

Yukarıda yazdıklarımız ters geldi ise basit bir cevap var… “-E takip etme o zaman…”

Hiç sevmediğiniz bir TV programını izlemek gibi… Kanal değiştirmek her zaman elimizde bir seçenek… Twitter, yazdıklarıyla zeka parıltısı saçan ünlü olmayan kişilerle dolu. Nefret ettiğiniz ya da sevmediğiniz bir kişiyi takip etmek yerine bu kişileri keşfedebilirsiniz…

Bir de Retweet talepleri var. Takipçi sayısı çok olan kişilere “RT eder misiniz lütfen…” diye yazarak takipçi toplamanın peşinde olanlar… (özel durumları kastetmiyorum elbette…) Takipçi sayısı kendinize ait bir stilinizin olması ile artar. Paylaşımlarınız insanların ilgisini çektikçe sayılar çoğalacaktır…

Şahsen benim hiç bir zaman takipçi toplama gibi bir “amacım” olmadı. Genel olarak amacım kişisel olarak ilgi alanlarım hakkında edindiğim bilgileri paylaşmak diyebiliriz… Bir kişi bile takip etse (ki birileri takip etsin, okusun diye yazıyoruz) o kişinin yazdıklarımı okuyor olması yeterlidir benim için… İnanın bu yazıyı buraya kadar okumuş olmanız bile benim için değerli bir kişi olmanızın kanıtıdır ayrıca teşekkür ederim… Az sayıda ki takipçimden bana gelen tüm mesajları ve epostaları mutlaka cevaplıyorum… Bu benim kişisel tercihim tabii…

Similar Posts

5 Comments

  1. Gerçekten güzel bi yazı olmuş. Hissettiklerimi, düşündüklerimi dile getirmişsin. Eskiden ünlülere mektup atılır imzalı resim istenir sonrada aylarca beklenirdi..

  2. twitterdaki ünsüzlerin :)) düşüncelerini sade akıcı bir yazıyla anlatmışsın tebrikler…..

  3. Twitter’ı farklı görüşteki insanları bulabildiğim, beğenimi toplayan insanlara kolayca ulaşabildiğim için seviyorum. Bu arada takip ettiklerimin ve takipçilerimin artması iyi bir şey. Fazla takipçim olmaması beni üzmüyor. Önemli olan binlerce insanın takip etmesi değil zaten. Az ve öz sayıda insanla aynı dili, benzer ilgi alanlarını, güzel şeyleri paylaşabilmek. İnternetteki sosyalleşmeyi bu yüzden seviyorum. Güzel şeyler paylaşabildiğim ve güzel şeyleri yakalayabildiğim için…

    Son olarak; yazınız çok aydınlatıcıydı. Teşekkürler…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.